Tüm dünya ülkeleri ile birlikte biz de kasıp kavuran Koronavirüs salgınından bir an önce kurtulabilmek ve normal hayatımıza dönebilmek adına Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanından en sade vatandaşa kadar olağanüstü bir mücadele veriliyor, uyulması gereken tedbirler nerede ise saat başı duyuruluyor.
Böylesi olağanüstü günler beraberinde ister istemez ekonomik sıkıntıları da beraberinde getiriyor, Salgın dolayısı ile “EVDE KAL” sürecinin da başlaması, şehirlerin birbirleri ile olan irtibatının kesilmesi 65 yaş üstü vatandaşlarımız için uygulanan sokağa çıkma yasağının 20 yaş altı gençlerimiz içinde uygulanması hep salgından uzak kalmak adına alınan tedbirler olarak biliniyor.
Salgından kurtulabilmek adına alınan tedbirler ister istemez Sanayicileri, Esnaflar ve ticaret ile uğraşan tüm kesimleri etkisi altına alıyor, Başta turizm alında faaliyet gösteren oteller, Lokantalar, Kafeler olmak üzere hayatı canlı tutan tüm iş kolları alınan tedbirler çerçevesinde kapatılmış durumda.
Bu şekilde alınan güvenlik önlemleri zaten son derece zor şartlarda iş yapmaya çalışan işyerlerini de olumsuz etkileyince Devlet bankalar aracılığı ile Ticaret yapanların yanında olduğunu ve Bankaların böylesi zor günlerde olabildiği hızlı şekilde işverenlerin yanında olmasını istiyor.
Şu sıralar Kredi Garanti Fonu (KGF) olarak bilinen kredilerin bir an önce ticaret yapan kesime verilmesi ile ilgili Devlet var olan bütün iletişim kanallarından gerekli duyuruyu yaptı ve ihtiyacı olan herkesin bankalar ile irtibata geçmesi gerektiğini duyurdu.
Geçtiğimiz hafta başı yani Pazartesi günü itibarı ile gereken belgeleri muhasebecilerine ve mali müşavirlerine hazırlatan ihtiyaç sahipleri bankalar önünde var olan kalabalıkları aşabildikleri oranda dosyaları yereldeki banka şubelerine ulaştırmaya çalıştılar.
İlk anlarda bankalar tarafından istenilen “Borcu Yoktur” yazısı olağanüstü bir tepki ile karşılanıp “Bu zamanda borcu olmayan işveren kaldımı.?” şikayetleri çığ gibi yükselince bankalar “Borcu Yoktur” yazısı istemekten mecburen vazgeçtiler.
Bankalar “Borcu yoktur” yazısından vaz geçtiler ancak şimdide talepte bulunan ihtiyaç sahiplerini “Skor düşük” yada “Geçmiş dönemde birkaç kredi taksitiniz aksamış, Kredibiliteniz yeterli değil, şartlarınız KGF alabilmek için uygun değil” diyerek “kırk dereden kırk su getirmenin” hesabını yapıyorlar.
Bankaların ile ve ilçe ve beldelerdeki Şubelerinin bu konuda fazla bir günahının olmadığını da buradan söylememiz gerekiyor, Zira açıklanan ve Sıfır ila 25 milyon cirolu işyerlerinin talebi olan KGF kredilerini vermeye zaten şube müdürlerinin yetkisi yok, Yereldeki banka görevlilerin de zaten ihtiyaç sahiplerinin başvuru dilekçelerini alıp bankalarının genel müdürlüklerine göndermekten başka çareleri kalmıyor, Zira Şube müdürlerinin yetkisindeki kredi miktarları zaten belli.
Bu toz duman arasında geçen bir haftalık zaman dilimi içerisinde bizi arayıp “Ben bankadan şu kadar KGF kredisini aldım” diyen bir tek Allah’ın kulunu duymadık, Aksine bizi sabah saatlerinden gece geç saatlere kadar arayan işverenler “-Yüksel Bey bizim halimiz ne olacak, Bankalar böyle zor zamanlarda kredi vermeyeceklerse ne zaman verecekler, Koronavirüs salgınının çıkması bizim suçumuz değil ki, Salgın çıktı çıkalı yetkilerimiz ne dedilerse biz onu yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz ancak bu zor zamanda ihtiyacımız olan krediyi vermemek için olmadık bahaneler üreten bankaları kime şikayet edeceğiz, lütfen bizim bu feryadımızı yetkililere ulaştırın” şeklinde şikayetlerini belirtiyorlar.
Bankalar böylesi zor zamanlar için var, Sabahtan akşama kadar tüm iletişim kanallarından avaz avaz “Vatandaşımızın yanındayız, bu zor süreci hep birlikte aşacağımıza söz veriyoruz, Biz sizin için varız” diye reklam yapan ancak kimsenin derdine derman olamayan Bankalar iyiden iyiye vatandaşın gözünden düşmek üzereler.
Böyle kriz zamanlarında Bakanlara, Bölge milletvekillerine , Partilerin İl-İlçe başkanlarına olan ihtiyaç daha da önem kazanıyor. Küresel atmosfer harikayken otomatik pilota bağlanıp uçmak değil, mesele böyle havada usta pilot olabilmektir. Aksi halde politikacının da yazgısında "şemsiye" öyküsü yer alır.Hava günlük güneşlikken siyasetçiye iktidar şemsiyesini veren halk, bir bakarsınız yağmur bastırdığında şemsiyeyi geri istiyor. "Bizimle beraber sen de ıslan" diyor.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin ve ilgili bakanlığın, İhtiyaç sahipleri tarafından banka şubelerine verilen talep dosyalarının takibi ile ilgili bir birim kurması, Talepte bulunanlara KGF kredisi çıkıp çıkmadığı eğer kredi çıkmıyorsa bunun sebep yada sebeplerinin çok sıkı bir şekilde takip edilmesi ve İşgüzarlık yapan bankaların uyarılması tüm ihtiyaç sahiplerinin ortak isteğidir.
Aksi takdirde yukarıda belirttiğimiz gibi iş dönüp dolaşıp Marc Twain’ın bankalar için söylediği “Bankalar güneşli havada elinize şemsiye verir, yağışlı havalarda ise elinizden şemsiyeyi alır” noktasına kadar geliyor.
Aksi takdirde “Biz Birlikte Türkiye’yiz” söylemi karşı karşıya kalınan krizden en fazla etkilenen ihtiyaç sahipleri için hiçbir anlam ifade etmeyecektir.