Dikkat edilirse son 15 gündür salgın dolayısı ile günlük olarak hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı yeniden 200’lü sayıların üzerine çıkmış bulunuyor.
Türkiye’de aşı sıkıntısının en üst noktaya çıktığı günlerde hatırlayınız günlük can kaybımız 250’ler civarındaydı ve o gün meydana gelenlerin kayıpların nerede ise tamamı “bir türlü gelmeyen aşı” ile ilişkilendirilmişti.
Yaz mevsiminin gelmesi ve turizm mevsiminin başlaması ile aşılama çalışmalarına da hız verildiğini hepimiz biliyoruz, İçerinde bulunduğumuz günlerde artık bizi sıkıntıya sokacak aşı yokluğu konuşulmuyor, Gelen rakamlar nüfusumuzun çok büyük bir çoğunluğunun birinci yada ikinci doz aşısı olduğu noktasında.
Aşının gelmesinde bir sakınca yok ancak belli bir zamandır hepimizin bildiği gibi dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bizim ülkemizde de müthiş bir aşı karşıtlığının olduğu ve yaklaşık 20 milyonluk bir nüfusun bir şekilde aşı olmaktan kaçtığı biliniyor.
Biz bilindiği gibi 2020 yılının Kasım ayında kısmi bir halsizlik duyunca test yaptırdık ve sonuç pozitif çıktı, Evde kaldığımız 10 günlük zaman dilimi içerisinde doktorlarımızın tavsiye ettiği ilaçları aldık, hastalık ile ilgili almamız gereken önlemlerin tümünü aldık ve işin doğrusu on günlük süreci olabildiğince hafif anlattık.
Korona sürecinin tamamlanmasının üzerinden geçen 6 aylık süre sonunda birinci doz aşımızı takip eden günlerde de ikinci doz aşımızı olduk.
İki doz aşımızı olmamıza rağmen o gün bu gündür çift maske ile dolaşıyoruz, yakın temastan olabildiğince kaçınıyoruz, kapalı yerlerde bulunmamaya azami dikkat ediyoruz ve doktorlarımızın talimatlarına harfiyen uyuyoruz.
Yaptırdığımız iki doz aşının bizi var olan salgın tehlikesinden tam anlamı ile koruyup koruyamayacağını işin doğrusu tam olarak bilemiyoruz, ancak tüm dünyayı kasıp kavuran bu salgının “yapay bir hastalık” olduğu yönünde ciddi söylentiler varsa sözünü ettiğimiz salgından kurtulmanın yolunun en azından salgını çıkartanların önerecekleri tedavi yolu ile kurtulacağımıza inanıyoruz.
Her gün vaka sayısı olağanüstü artarken, Salgın dolayısı ile can kayıpları 200-250’li rakamlara tırmanmışken, hastanelerin yoğun bakımları eskiden olduğu gibi tıklım tıklım dolmuşken ve bırakın yaşlıları gencecik insanlarımız “bana bir şey olmaz” diye önlemleri ötelediklerinden dolayı entübe durumda ölümü beklerken aşı olmaya sonuna kadar direnmek akılsızlıktan başka bir şey olmasa gerek.
Yaşamak daha doğrusu yaşamaya çalışmak olağanüstü bir mücadele gerekiyor, ortada böyle bir gerçek varken “ben aşı olmuyorum aşı ile ilgili ciddi endişelerim var” diye düşünmek en azından ölüme açık bir şekilde davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir.
Vakit çok geçmeden bir an önce aşı olmak lazım.