Ünlü Fransız yazarı Viktor Hugo: “Yalan söylemek üstün zekâ ister, zekâna güvenmiyorsan cesur ol doğruyu söyle.” der.
Siyaset trolleri arasında iki tür insana rastlanır. Birinci tür, gayet zeki, birin yanına beş katarak karşısındakini inandırmaya çalışır ki çoğu zamanda inandırır. İkinci tür, IQ derecesi gayet düşük olduğu halde taraf oldukları liderden veya kendi taraftarı olduğu kimselerden duyduklarını ısrarla tekrar etmekten kaçınmazlar.
Bu gurubu ikna etmek, birinci gurubu ikna etmekten çok daha zordur. Birinci gurubun yalanlarını ortaya çıkardığınızda, size karşı ikna olduğunu söyler ama yeni yalanlar uydurmaya da devam eder. Bunlar Hitlerin propaganda müdürü Gobels veya İtalyan düşünür Makyavelliyi iyi okumuş ve onların taktiklerini uygulayan kimselerdir. Kendilerine yeni taraftarlar kazanmak için sürekli çalışırlar. Çoğu sosyal medya Trolleri bu tiplerden oluşur.
İkinci gurup ise, hiç okuma ve düşünme zahmetine katlanmadan kendi lideri veya taraftarı olduğu kişilerden duyduklarını papağan gibi sürekli tekrarlarlar. Düşünmezler çünkü onların yerine bir düşünen vardır. Haşa o düşünenden daha iyi düşünecek halleri yok ya! Bu guruptaki insanlara ünlü düşünür Eric Hoffer, “Kesin İnançlılar” der. Bunlar, liderine ve davasına o kadar inanmışlardır ki, savundukları fikir ne kadar saçma olursa olsun bunları bir türlü bildiğiniz doğrulara inandıramazsınız.
Böyle insanların eleştiricileri de çoktur, bunlara kendi fikirlerini savunmak için GAZ verip istismar edenleri de.
Aziz Nesin yaşadığı zaman içinde: “Türk Milletinin %60’ının aptal olduğunu, hatta bu sayıyı %65’lere taşıdığı da olur, sürekli milletimizi aşağılamaya çalışırdı.” Onun bu sözünü birazda kendisini ideoloji olarak sevmediğimden olsa gerek kabul etmek istemezdim. Ama ne yazık ki 21 yıllık AKP iktidarında yaşadıklarımızı görünce onun sözlerinde de haklılık payı var olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Aksi takdirde milletçe yaşadıklarımız gelişmiş Avrupa ülkelerinde yaşanmış olsa o ülke insanları haklarını aramak için her yolu denerler ve sonunda isteklerine kavuşurlardı. Oysa bizde bin küsur yıl önce söylenmiş Ömer Hayyam’ın şu sözleri halâ geçerliliğini koruyor:
“Celladına âşık olmuşsa bir millet,
İster ezan, ister çan dinlet.
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,
Müstahaktır ona her türlü zillet.”
Böyle insanlara gaz verip bunların aptallıklarından ve cehaletinden istifa eden şark kurnazı aydın Fetişist tipler de var. İsminin başında Prof. olan bir zat: “Türkiye'nin en tehlikeli kesiminin okumuş kesim olduğunu, ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır. Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor."
Adam, Anadolu’nun en ücra köyünde oturuyor. Bulunduğu köyden dışarıya çıkacak durumu yok, büyük şehirlere bir defa olsun adımını atmamış bundan sonra atacak hali de yok ama torununu varıncaya kadar borçlandırılarak yapılan Şehir Hastanelerini, köprüleri, sarayları, millet bahçelerini maliyetinden 4 kat, 5 kat pahalı yapılmış olsa da bunları savunuyor. “Biz bu hizmetleri yaparken, devletin kasasından 5 krş. Çıkmıyor” diyen partili Cumhurbaşkanının sözlerine inanıyor.
Önümüzdeki Pazar günü Türk Milleti için bir fırsat doğuyor. Ya bugüne kadar bütün aldatılmışlıklara, kandırılmışlıklara bir son verip aydınlık bir Türkiye için oy vereceğiz, ya da 3. Dünya liginin Ortadoğu bataklığında debelenip duracağız.
Ey milletim! Bu seçim, Haç ile Hilalin seçimi değil, açlarla, Kızılay’ın paralarıyla Manhattın’da gökdelen yaptıran Bilâl’in seçimi olacak bunu sakın unutma.
Sağlıklı kalın.