Ağlatmayın anılar

Anılar… Geçmişin yankıları, ruhumuzda iz bırakan hatıralar… Kimisi bir gülümseme kondurur yüzümüze, kimisi içimizi burkar. Bazen bir şarkının içinde saklanırlar, bazen eski bir defterin arasına sıkışmış solmuş bir fotoğrafta. Bir koku, bir ses, bir sokak köşesi… Hepsi birden geçmişi gözümüzün önüne getiriverir.
Zaman, bir yandan anıları eskiye gömerken, diğer yandan onları daha da kıymetli kılar. Ne gariptir ki insan, en çok hatırlamak istemediği anıları bile kalbinin en kuytu köşesinde saklar. Çünkü her biri, yaşanmışlığın bir parçasıdır, hayatın kanıtıdır.
Bazı anılar gözlerimizi ıslatır. İlk kayıplar, yarım kalmış hayaller, söyleyemediğimiz sözler… Yıllar geçse de içimizde bir sızı gibi kalır. Bir dostun vedası, bir annenin sesi, bir çocuğun ilk adımları… Hepsi birer zaman yolculuğu gibi düşer aklımıza.
Ama ağlatmayın anılar… Onlar bizim geçmişimiz, yaşanmışlığımız. Onları hüzünle değil, minnetle analım. Gidenleri özleyelim ama onların bizde bıraktığı sevgiyi de hissedelim. Yaşanan her anın bize kattıklarını fark edelim.
Çünkü anılar, sadece hüzün değil, aynı zamanda bir armağandır.
Ne zaman eski bir fotoğrafa baksam, bir anının içime düştüğünü hissederim. Bir ses duyar gibi olurum; çocukluğumun neşeli kahkahaları, annemin şefkatli sesi, babamın nasihatleri… Gözlerim dolsa da gülümserim. Çünkü anılar sadece hüzün taşımaz; sevgi, özlem ve yaşanmışlık kokar.
Bazen bir yağmur damlası gibi düşer üzerimize anılar, bazen de sıcak bir yaz rüzgârı gibi okşar yüzümüzü. Ama ne olursa olsun, onlardan kaçamayız. Çünkü biz, anılarımızın toplamıyız. Geçmişimiz, bizi biz yapan her şeydir.
O yüzden anılara küsmenin, onlara ağlamanın bir anlamı yoktur. Onları sevgiyle kucaklamak, yaşadığımız her ânın kıymetini bilmek gerekir. Bir gün, bugünün de bir anı olacağını unutmadan, hayatı dolu dolu yaşamak gerekir.
Çünkü anılar, geçmişte bırakılan izlerdir ve biz, izlerimizi güzellikle hatırlamak isteriz. O yüzden bırakın anılar ağlatmasın, gülümsetsin…

Mehmet Hatip Denek

#amp-auto-ads