İstanbul Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu “5N1K ile Bursa afet yönetimi” basın toplantısında, açılış konuşmaları gerçekleştirildi. Konuyla alakalı olarak Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, afet yönetiminde Hz. Nuh'u örnek almamız gerektiğini söyledi.BURSA (İGFA) - Hasan Tuğcu: “Ülkemizin çoğu fat hattı. Ve bu da depremler hakkında büyük önlemler almamız gerektiğini söyler. Kahramanmaraş merkezli deprem de bu konuyu garantilemiştir. Deprem önlemleri hakkındaki çalışmalarımızı arttırmamız gerekmektedir. Ve Bursa da deprem riski taşıyan illerimiz arasındadır. Bu konuda toplumumuzun bilinçlenmesi gerekmektedir. Bilinçlenmek, hem bireysel hem de toplumsal olarak alabileceğimiz en büyük önlemlerdendir. Bu noktada kamu kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına ve yönetime büyük bir pay düşmektedir. Zaman kaybetmeden işe başlamaları gerektiğini bildiriyorum.”
“HAZRETİ NUH’U ÖRNEK ALMAMIZ GEREKİYOR”
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu: “Afet yönetimi, acil durum yönetiminden farklı bir durumdur. Acil durum yönetimi her gün olabilir. Afet yönetimi ise deneme-yanılma yöntemiyle öğrenilmeyen, öğrenilemeyen bir konudur. Ülkemizde dil ve fikir birliği yok. Bütün sorunlar bundan kaynaklanıyor. Profesörler toplanıyor her dalın uzmanı kendi gözünden bir afet yönetimi yaratıyor. Herkes ortak bir akılda birleşip orta yol bulmuyor. Bu yüzden ülkemizin afet yönetim sistemi ucube şekildedir. Her önüne gelen bir afet yönetimi planı getiriyor. Bunlar tekil projeler ve hiçbir işe yaramıyor. O yüzden her projeye bir master plan yapılmalıdır. Öncesi, sonrası, nasıl yapılacağı belirlenmek, tartışılmak zorundadır. Olayı bütün olarak görmemiz lazım. Master plan yapılmadığı takdirde, olduğunuz yerde sayar, takılırsınız. Biz hep tehlikelerle uğraşıyoruz. Ve bu tehlikeye maruz bırakılma konusunu kimse konuşmuyor. Örneğin fay hattını değiştiremeyiz. Fay hattı varsa vardır. Ama onun yerine değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmeliyiz ki işe yaralıyım. E tabii bunu da kimse yapmıyor. Tüm tehlikeler tek başına değildir. Deprem olduğumuz zaman yangın da oluyor, yollar da kapanıyor, toprak da kayıyor. O yüzden afet yönetimini tek bir konu üzerinden değil, bir bütün halinde yapmak gerekiyor. Afetten sonra arama kurtarma yapmak, binaları kaldırmak, yardım etmek erzak vermek… Bunlar afet yönetimi değil müdahaledir. İnsanlar bunu çok karıştırıyor. Riski, kontrol edilebilir bir seviyeye indirmeden yeniden yapılanmayı geliştirmek mantıklı değildir. Şu an İstanbul’da 100bin tane bina yerle bir olaca, kadayıf olacak. Bu sayıyı biliyoruz, ama bu konu hakkında bir şey yapmıyoruz. O 100 bin binayı arayıp kurtaracak eleman ülkemizde yok. Ne yaparız da insanlar binaların altında kalmaz? Doğru soru budur. Birleşmiş milletler Afrika’da bile risk yönetimi, afet yönetimi birimleri kurmuş. Hazreti Nuh, sel olacağını daha yağmur yağmadan önce biliyordu. Ve daha sel olmadan gemisini yapmaya başladı. Bu hikaye bizim örnek almamız gereken bir olaydır. Aynı şekilde depremler olmadan önce tedbirlerimizi olmamız gerekiyor.”