Açgözlülük ve israf

Aç gözlülük çok kötü bir insan davranışıdır diye düşünüyorum.
Anadolu’da bir atasözü vardır: “Özü doyar, gözü doymaz.” diye. Ne yalan söyleyeyim gerçekten çok tecrübe edilmiş ve çıkarımlardır bu sözler. Anadolu sözleri çok hoşuma gider ve çokça yazıma da rehberlik etmişlerdir. Sanırım bu yazımda öyle olacaktır. 
Yani yazımın konusu, açgözlülük. Özü doyup gözü doymamak. Aynı zamanda da israf.
Evet, gelelim sadede. Malum tatil yerindeyiz. İzmir’de bir otelde konaklıyoruz. Program HER ŞEY DAHİL. Yani, sabah 07.00’den başlıyorsunuz gece saat 01.00’e kadar istediğiniz kadar yeme içme serbest ve sınırsız.
Hakkını yemeyelim otel bayağı bir cömert davranıyor. Yani kısıtlama yapmıyor. Çalışanlar derseniz, bunca yıl yurt içi ve yurt dışı birçok yere gittim, bu otelin çalışanları kadar güler yüzlü, sempatik bir kadro görmedim. Yani içlerinden birisi de somurtmaz mı? Yok arkadaş somurtanına rastlamadım. 
Demek ki bu otelde işler iyi eğitilmiş ve donanımlı personelle yürütülüyor. Bu otel İzmir, Çeşme Alaçatı’da bir koyda bulunan DOLCE BYWYNDHAM ÇEŞME ALAÇATI 4 yıldızlı bir otel.
Otelde günlük oda temizliği yapılıyor. Aşırı çeşit olmazsa da çok çeşit yemek, meze, salata, tatlı, içecek vs. sınırsız sunuluyor. Denize sıfır özel kumsalı ve çok büyük birbiriyle bağlantılı havuzları, çok geniş yeşil alanları, barları, oturma ve dinlenme alanları, özel restoranları mükemmel. Ayrıca Alaçatı ve Çeşme bağlantıları da çok uzak değil.
Şimdi hal böyle, mekân bu kadar mükemmel olunca müşteride de bir fütursuzluk, bir aç gözlülük, bir görmemişlik, bir israftır ki sorma gitsin. İşiniz yazmak olunca ister istemez çevreyi de gözlemlemek durumunda kalıyorsunuz. Özellikle de insan davranışlarını.
Ülkede birçok kesim açlık, yokluk ve sefaletle boğuşurken, bu otelde gördüğüm manzara beni şaşırtmadı değil. Mesela, sabah kahvaltısına gidersiniz; standart günlük ev yaşamımızın en azından yirmi katı kadar farklı ürün, öğlen yemeği yine aynı şekilde ve akşam yemeği de yine aynı şekilde. Hatta arada sıcak ikramlar ve gece çorbası da cabası. İçecekleri zaten hiç söylemiyorum tabiri caiz ise, yine Anadolu deyimiyle GIRLA.
Biz ne yapıyoruz, karşımızda yüzlerce çeşit seçeneği görünce şaşırıp kalıyoruz. Hani yine bir söz vardır ya; köyden indim şehire, şaşırdım birdenbire. O misal, tabağımızı kaptığımız gibi Allah ne verdiyse, ondan, şundan, bundan derken inanın tabağın bile kapasitesini zorluyoruz. 
Oturuyoruz masaya; doğaldır ki insanın da bir yeme kapasitesi vardır ya doldurduğumuz o tabağın yarısını bile yiyemiyoruz. Sonra tabakta kalan yemek doğruca çöpe. Bardaklarda kalan içecekler, doğruca çöpe.
 
Vallahi, inanın aç gözlülüğümüzün cezasını midelerimiz çekiyor. Yani anladığım veya yorumladığım kadarıyla “ben buraya şu kadar para verdim, bundan en uç noktaya kadar yararlanayım” dürtüsü ve duygusuyla hareket ettiğimizi düşünüyorum. Oysa ki bizim o çöpe gönderdiğimiz onlarca kap yemeğe erişemeyen ne kadar çok vatandaşımız var, değil mi?
Buna da diyecek son bir Anadolu sözümüz var; Gözünüzü Allah doyursun!
Bu bir israftır. İsraf, en kötü bir insan davranış biçimidir. Tatilinizi yapın, doyasıya yiyin, için, eğlenin. Tatilde de olsanız benim gibi zamanınızı en iyi şekilde değerlendirerek üretici olun. İşinizi de yapmanıza olanak sağlayın. 
Ama her ne yaparsanız yapın ama açgözlülük yaparak israf etmeyin. Bu nimetlere erişemeyen insanlar için de bir minicik EMPATİ yapın.